Kıymetli Ziyâretçilerimiz,

Bu akşam Uykudan Önce’de, huzûrun, sevincin, inanç ve emniyetin kaynağı olan helâl dâireden bahsettik.☺️

Meğer helâl dairenin içinde hak, hukuk, şükür, namaz, oruç, tevekkül, teslîmiyyet, tedbir, selâm, ferahlık, muhâfaza, emniyet, tatmin, sıhhat, başarı, neşe, rahatlık, güven, îmân, barış, selâmet, huzur varmış! Güzeli, iyiyi, doğruyu isteyenlerin buradan hiç çıkmamaları gerekirmiş.

Bu dâirenin dışında ise; inkâr, isyan, şirk, şüphe, zarar, ziyan, kötülük, sarhoşluk, cehennem, aldanma, huzursuzluk, fâiz, yalan, kayıp, üzüntü, keder gibi şeyler varmış.

Düşündük… Meselâ kâr etmek dururken kim zarar etmek ister ki? İyilik dururken kötü duruma düşmeyi, hayır dururken şerri kim ister ki? Kazanmak varken kaybetmeyi, mutlu olmak varken mutsuzluğu, inanmak varken aldanmayı kim ister ki? Ümitle dolmak varken ümitsizliği, Cennet varken cehenneme girmeyi, huzur varken huzursuzluk yaşamayı kim ister ki? Doğru ve dürüst olmak varken yalanı, tertemiz para varken faizli, kirli parayı, îmân etmek varken isyân etmeyi kim ister ki? ?

Aslında helâl dâiresi huzûra kâfî imiş.☺️ Yüceler yücesi Rabb’imiz bâzı şeyleri helâl, bâzı şeyleri haram kılmış. Helal; serbest, haram; kesinlikle yasak demekmiş. Canımız Allâh’ımız bizi çok sevdiği için bize zarar verecek her şeyi haram kılmış.

Helâl olan gıdâları düşündük. Saydık saydık bitiremedik. Aslında onlar bizim doymamıza yetermiş. Haram olan gıdâlara yaklaşmak da neymiş!?

Nelerin haram olduğunu, nelerin helâl olduğunu araştırmak gerekirmiş. Haram ve helâl sâdece yiyecek içeceklerde değil; insan ilişkilerinde, alışverişte, hattâ birçok şeyde varmış.

Meselâ, bize haram olan ve helâl olan insanlar varmış. Bunların kimler olduğu Kurân-ı Kerîm’de yazıyormuş. Bizler ancak Allâh’ın koyduğu sınırlara uyarsak huzûru yakalayabilirmişiz. ☺️

Büyüklerimiz, “Ne olacak kızım, o senin amcan sayılır, öp elini hadi öp!” diye ısrâr ederlerse onlara şu cevâbı verebilmeliymişiz: Nasıl bir elma muz sayılamazsa, bir telefon patik sayılamazsa, bir peçete sepet sayılamazsa nâmahrem de mahrem sayılamazmış.

Meselâ, bizi isyâna, imânsızlığa sürükleyen şarkıları dinlememiz de harammış. Güzel ahlâktan, ibâdetlerden bahseden, bizi tefekküre sevk eden Gülberenk Şarkıları ise tertemiz ve helâlmiş. ☺️ Bu şarkılar iyi ki var iyi ki! ?

Eğer insan helâl dâiresindeki huzûru keşfederse o dâirenin dışına hiç çıkası gelmezmiş. ☺️”Allâh’ımız bizi helâl dâireden ayırmasın!” diye duâ ettik.

Hayâlimizde kendi etrâfımıza bir dâire çizdik. Kendimizi o dâirenin içine aldık. Bundan sonra haram bir şey dinlememeye, haram bir şeye bakmamaya, dilimizle haram bir şey tatmamaya, haram bir şey konuşmamaya, kalbimizi harama açmamaya niyet ettik.?

Bâzı insanlar haram olan şeyleri yapa yapa alışırlar ve bundan hiç rahatsızlık duymazlarmış. Eğer insanlar inandıkları gibi yaşamazlarsa yaşadıkları gibi inanmaya başlarlarmış.?Helâl dâiresinin dışına çıkanlar üzülürler, pişmân olurlar, hüsrâna uğrarlarmış. ?

Eğer insan yanlışlıkla haram olan bir şey yaptıysa hemen tevbe etmeli ve yaptığı yanlışı bir daha yapmamaya azmetmeli imiş. Bir insan aynı hatâyı tekrar tekrar yapıyorsa o kişinin düzgün tevbe ettiği söylenemezmiş. Bir hatâdan ve yanlıştan tam olarak kurtaran ise “Hakîkî tevbe” imiş. Bu tevbe insanı temizlermiş. ☺️

Helâl dâiresinde kalıp huzûru bulanların Allâh’a çok çok çok şükretmesi gerekirmiş. Bu dâirenin dışına çıkarak hüsrâna uğrayanlara tesellî vermeleri ve onlar için duâ etmeleri gerekirmiş.

Bu program netîcesinde helâl dâireden çıkmamaya ve kendimizi korumaya karar verdik. Hayır hayır, bizler ayrılmadık! Duâmızı yaptık, sağımıza dönüp şükrederek yattık! ☺️

Eğer sizler de bu güzel programdan istifâde etmek isterseniz, ücretsiz kayıt ve bilgi için hemen 0542 808 82 58 numaralı telefonu arayabilirsiniz. ☺️