Kıymetli Ziyâretçilerimiz,

Gülberenk Değerler Eğitimi Derneği, Uykudan Önce’ye büyük bir coşkuyla devâm ediyoooor!?

Bu akşamki programımıza, yüceler yücesi Rabb’imizden; iyilik, güzellik, sıhhat, âfiyet ve bereket dileyerek başladık. Düşündük de Allâh’ımızın nîmetlerini saymakla bitiremezmişiz. Arkadaşlık ve sevgi de onlardan bir tânesiymiş.

Meğer herkesin sevgi dili birbirinden farklıymış ve muhabbet duyduğumuz kişilere zaman zaman, “Sen nasıl sevilmek istersin? Sevgimi sana hangi şekilde gösterirsem, senin için bir şey ifâde eder?” diye sormalıymışız.

Bâzı insanlar, kendilerini merkeze alarak sever; sevdiklerinden sürekli ayrıcalık ve alâka beklerlermiş. Bencil olmayan, ince ruhlu kişiler ise nefislerini bir kenara koyarak, dâimâ muhataplarının iyiliğini ve hayrını düşünür, herhangi bir beklentiye de girmezlermiş.

Hayâtını hizmet etmeye adayan kimselerin sevgi dili ise biraz daha farklıymış. Meselâ onları sâdece hâl hatır sormak için aramak veyâ onlara ziyâfet sofraları hazırlamak, bu insanlar için pek bir şey ifâde etmezmiş.

Onlar sevildiklerini ancak; Allah rızâsı için yapmaya çalıştıkları işlerde aktif ve heyecanlı olunduğunda… Hizmetlere kıymet verildiğinde… Hak yolundaki gayretlerine samîmiyetle destek olunduğunda hissedebilirlermiş.

Çünkü Allah yolundaki hizmetler, cennete götürecek çok mühim amellermiş ve bu kişiler, sevdikleriyle birlikte aynı yolda yürümek isterlermiş.

İnsan, kendisini anlayanlarla berâber olduğunda huzurlu ve mutlu olabilirmiş. Çevresinde, onun neye üzülüp neye sevindiğini fark edebilen, söylediklerini duyabilen kimseler olduğunda, kendini çok daha iyi hissedebilirmiş.

Fakat bâzen hizmet edenlerin yanında olmayı gerçekten isteyip, omuzlarındaki yük çok ağır olduğu için buna kuvvet bulamayanlar da olabilirmiş. Böyle durumlarda mühim olan, bedenen ayrı olunsa da gönüllerin bir olmasıymış. Kimi zaman uzaktan sevmek gerekse de bu, çok insânî ve tabii imiş.

Ayrıca, seven kişi sevdiğine aslâ mihnet yüklememeli, ona sıkıntı olmamalı, söz verdiğinde muhakkak yerine getirmeli imiş. Hayatta değişen şartlara rağmen dengeyi bozmamak, bütün hisleri îtidalli yaşamak gerekirmiş.

İşte böyle, derin derin düşünüp birbirinden farklı bakış açıları kazandığımız bir programımızın daha sonuna geldik!

Ardından, dişlerimizi misvaklayıp saçlarımızı taradıktan sonra büyüklerimizi öptük. Yataklarımıza giderek İhlâs, Felâk ve Nâs Sûreleri’ni okuyup sağımıza döndük, huzurla yattık.

Eğer sizler de programımızdan istifâde etmek isterseniz, ücretsiz kayıt ve bilgi için hemen 0542 808 82 58 numaralı telefonu arayabilirsiniz.

Müellife: Merve Doğancı



3 Yorum

  1. Emine Akyasan dedi ki:

    Yine derinlere daldık bu akşam…
    Mevzû “Sevgi” olunca kıyıda yüzülmüyor… Şu cümle öyle güzel ki; İnsan kendisini anlayanlarla berâber olduğunda huzurlu ve mutlu olabilirmiş… Hakîkaten böyle. Kalabalıklar içindeki yalnızlık da,bu eksiklikten kaynaklanıyor.
    Rabbimiz bizleri dâima dâvâsına gönül veren hizmet erleriyle birarada eylesin. Âmin. ⚘?

  2. Sevil Fırat dedi ki:

    Yaaa,sevgi dili nede mühimmiiiiiişş.. Faydalı birşey daha öğrendik.Allah râzı olsun Gülberenk. ??

  3. ÖZLEM ASLAN dedi ki:

    Çok şükür ki gönüller bir…

Yorum Yap