Kıymetli Ziyâretçilerimiz,

Uykudan Önce Programı’na bu akşam, “Gel Hadi Gel Bak Şarkısı”nı dinleyerek başladık! Sözleri şöyleydi:

“Gel hadi gel bak küçücük bir kuş,
Kanadı kırılmış yerde yatıyor.
Yardımına muhtaç, seni bekliyor.

Gel hadi gel bak küçük bir arı,
Reçelin içinde kalmış ayakları,
Yardım et de uçursun onu kanatları.

Gel hadi gel bak küçük bir kedi,
Karnı acıkmış “Miyav!” dedi.
Belli ki senden yemek istedi.

Gel hadi gel bak küçük karınca,
Nasıl da korkmuş ağa takılınca.
Çok sevinecek sen kurtarınca.”

Meğer kedinin açlıktan, karıncanın ağdan, arının reçelden kurtulmayı istemesi gibi; şu an insanlar da Corona virüsünden kurtulmak istiyorlarmış.

Çünkü onun varlığı, acıklı netîcelere sebep olabiliyormuş! Bizler bu programda, virüsün geliş hikmetini düşündük ve sonra onu kendi ağzından dinledik! Dedi ki:

“Gözle görülemeyecek kadar küçük olduğum hâlde, te’sirim çok büyük! İnsanların benden ödü patlıyor! Fakat onlara şaşırıyorum; çünkü benim zararlarımdan korktukları kadar, Allâh’ın rızâsını kaybetmekten korkmuyorlar!

Rabb’imiz beni, insanlara dünyâ hayâtının gelip geçici ve kendilerinin de aslında ne kadar âciz olduklarını göstermek için gönderdi! Maalesef onlar, günahlardan vazgeçip tevbe etmek, kötülüklerden uzaklaşıp iyiliğe dönmek dururken, akılları olduğu hâlde hiç düşünmüyorlar!”

Gülberenk Çocukları olarak, onu dinledikten sonra uzun uzun düşündük. İnsanlar, Allâh’ın emirlerine uymakta gevşeklik gösterince, virüsler başlarına belâ olmuş. Eğer onlara müstehak olmadan evvel gereğini yapsalarmış, bu durumla karşılaşmazlarmış.

Herkes muhakkak, Rabb’inin emir ve yasaklarına itaati husûsunda, kendisini muhâsebe etmeliymiş. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî Hazretleri bu husûsu “Kula belâ gelmez Hak yazmayınca, Hak belâ yazmaz kul azmayınca!” diyerek hulâsâ etmiş.

Kuşun düşüp kanadını kırdığı gibi, zaman zaman kalp de hatâlara düşüp kırılabilirmiş. Karıncanın ağa takılıp zorda kaldığı gibi, bâzen insan da tuzaklara kapılıp zarar görebilirmiş. Arının ayaklarının bala yapıştığı gibi, ara sıra nefs de ihtirasla yanlış işlere takılıp kalıverirmiş… Ve kedinin başkalarından yemek beklediği gibi, bâzen insanlar da muhtaç olduğu şeyleri başkalarından beklermiş. Böyle zamanlarda hemen toparlanmak, tevbe etmek, doğruya yönelmek ve çözümler üretmeyi öğrenerek gelişmeye başlamak gerekirmiş.

Hakîkî bir Müslüman, anne ve babasına dâimâ hürmet eder, namazlarını huşû içinde kılar, Allâh’ın emrettiği gibi giyinir ve aslâ hakkı olmayan bir şeye el uzatmaz imiş. İnsanların, İslâm’ı işte böyle yaşamaya ihtiyâçları varmış.

Eğer onlar kendilerine çekidüzen verirlerse, virüs de dâhil olmak üzere her belâdan muhâfaza olunurlarmış. Rabb’imiz kullarını çoook sever, bâzen onları bu gibi imtihanlarla îkâz edermiş!

Programımızın sonunda, birbirinden güzel şeyler öğrenmenin huzûru ile yataklarımıza geçtik! Yarın akşam tekrar buluşmak duâsıyla sağımıza döndük ve yattık.

Eğer sizler de programımızdan istifâde etmek isterseniz, ücretsiz kayıt ve bilgi için hemen 0542 808 82 58 numaralı telefonu arayabilirsiniz.

Müellife: Merve Doğancı



2 Yorum

  1. Emine Akyasan dedi ki:

    Gülberenk şarkıları ne kadar güzel ufuklar açıyor, tefekküre daldırıyor. Her bir şarkı için bir çok program yapılabiliyor.
    Virüsün gitmesini bekliyoruz, istiyoruz. Duâm o ki; Rabbim virüsün gitmesini sağlayacak ihlaslı bir kulluk lûtfetsin her birimize. O vakit virüs zaten gidecektir…⚘?

  2. Sevil Fırat dedi ki:

    Virüsü dinledik çok etkilendikkk? İbret almayı nasip etsin Rab’bimiz..

Yorum Yap