Kıymetli Ziyâretçilerimiz,

Gülberenk Değerler Eğitimi Derneği’nin hazırladığı, Cuma Buluşmaları kapsamında gerçekleşen Satırdan Sadıra Dersler, tefekkürle devâm ediyor.

Perşembe’yi Cumâ’ya bağlayan bu hayırlı gecede bir duâ ile başladık dersimize: “Rabb’imiz! Berâberliğimizi arş-ı âlâya yükselen hayırlardan eyle!” Âmiiin!

“Gülberenk Köyü” kurma heyecânımız ve hayâlimiz, bizi güzel bir tefekküre daha götürdü. Katılımcılarımıza “En son neyi hayâl ettiniz?” diye sorduk. Kimileri istikrarlı olmayı, kimileri hac ve umre yapmayı hayâl etmişti. Bâzıları Kudüs’e gitmenin, bâzıları anne olmanın, bâzıları da Gülberenk Köyü’nde bizimle birlikte olmanın hayâlini kurmuştu. Peygamber Efendimiz sâllallâhu aleyhi ve sellem ile cennette sohbet etmeyi, ölümü , ördüğü battaniyelerde sâlih ve sâliha çocukların yetiştiğini ve hâfız olduğunu hayâl edenler de vardı.

Hayâl… Hayy… Bu iki kelimeyi düşündük. Hayâl etmek, bir nevî duâ, ümit ve niyet etmektir, dedik. Üç kıymetli enerji kaynağı… Yapmaya niyetlendiğimiz ve başladığımız bir işin sonuna ulaşamasak bile, yarım kalacak olsa bile, bize düşen, gereğini yapmaktı. Niyet ederek harekete geçmeli ve ümitle duâ etmeliydik. Netîce, bizim mes’ûliyetimiz değildi. Biz gayrete memûr idik. Harekete geçmek için hayâl etmenin önemini tefekkür ettik. Çünkü hayâl; duâ, ümit ve niyet idi.

Hayâl ettiğimiz her şeyin bizi çevrelediğini, bizim yörüngemizde olduğunu fark ettik. Mühim olan, bu yörüngede “Hayy!” diyerek dönmekti. Hayy… Hayy… Hayy… Allah’ın isimlerinden bir isim. Sâhi! Hayy ne demekti? Hayy: Dâimâ diri, her şeyi bilen ve her şeye gücü yeten. Bunu hissede hissede, duâ ede ede… Umut ede ede… Niyet ede ede dönmekti bize düşen. Allah, hayâl ettiklerimizi bizim için yaratmaya kâdir olan idi. Duâ etmemizi, ümidimizi kesmememizi, niyetlenmemizi bizden, Allah istiyordu. Öyle ki hayâl etmenin hedefe yürütecek bir kuvvet olduğunu hücrelerimizde hissettik. Hayâl: Ümît etmek, duâ etmek, niyet etmek, hedef belirlemek, hareket etmek, kuvvetlenmekti.

Bununla birlikte hayâllerimizde bile çirkin bir işin bulunmaması gerektiğini fark ettik. Hayâ ile ve hayırla hayâl etmeliyiz, dedik. Hayâlimizde, Gülberenk Köyü için bir zeytinlik aldık. Zeytinleri topladık, bidonlara doldurduk… Sonra, Kur’ân hizmeti veren müesseselerimize götürdük. Talebeler yesin diye… Yalnızca hayâl ederek niyet aldık. Bu niyetin âhirette karşımıza çıkacağını bildiren bir dînimiz olduğu için şükrettik. Rabb’imizin, niyetlerimize dahî kıymet verdiğini tefekkür ettik. Duâ edin, icâbet edeyim, buyurduğunu hatırladık.

Sonra, “Hayâl ettim; fakat olmadı.” demenin doğru olmadığını konuştuk. Allah’ın lûtfunun zamanla sınırlı olmadığını, O’nun bize, bizim akıl bile edemediğimiz zamanlarda ikramda bulunduğunu düşündük. Biz hayâ ile Hayy için hayâl etmeliydik.

Ve Rabb’imizin sonsuz kudretine îmân ederek şöyle duâ ettik: “Ancak âhiretin tarlası olarak görebilirsek işimize yarayacak olan dünyâ nimetlerini, rızân yolunda akıllıca kullanmayı, hayâllerimizi de aynı uğurda seferber edebilmeyi nasîp eyle Yâ Rabbî!” Berâberce Allâh’a kavuşmayı, şu dünyâyı Allâh’a kavuşmak için sebep kılmayı, iyi ekmeyi, iyi biçmeyi, hayâl ede ede daha iyisini keşfetmeyi istedik. Allah azze ve celle’nin, bâzen semâverde, çiçekte, kumaşta; bazen de toprakta ve insanda zuhûr eden tecellisini seyretmeye niyet ettik.

Satırlardan sadırlara bir fikri daha ulaştırmaya çalışırken, Türkiye ve çeşitli ülkelerden katılan bin sekiz yüze yakın kıymetli hanımefendi ile berâberdik.

Sizler de Cumâ Buluşmaları’na katılmak, ortak düşünmenin, ortak hayrın tadını almak isterseniz, ücretsiz kayıt ve bilgi için hemen arayabilirsiniz: 0554 530 11 08