.



234 Yorum

  1. Fatma Seher Erdoğan dedi ki:

    Orada olmayı öyle çok isterdim kii….
    Ağlıyorum…
    Hayrolsun…
    Sizi seviyorum…
    Diyeceklerim bu kadar …

  2. Hayrünnisa Gültekin dedi ki:

    Neslihan Abla, ben de çalışmalarınıza katılmak istiyorum ama Ankara’dayım, ne yapacağım ?

  3. Orhan Akkaya dedi ki:

    BENİM KÖYÜM

    Baharda şenlenir bağı, bahçesi
    Kokusu başkadır benim köyümün
    Unutturur adama gamı, kederi
    Havası başkadır benim köyümün
    XXX
    Akşam olur herkes döner evine
    Can kurban inan ki benim köyüme
    Gülabi’nin torunları derler bizlere
    Özü başkadır benim köyümün
    XXX
    Yeşil yeşil meşeleri var dağında
    Meyve ağaçları çiçek açar bağında
    Her çeşit otlar yeşerir toprağında
    Yeşili başkadır benim köyümün
    XXX
    Köyümün kenarından akar çayı
    Kıvrım kıvrım dolanır sular tarlayı
    Unuttum sanma orda olmayı
    Dostluğu başkadır benim köyümün
    XXX
    Yaz gelince çıkarlar yaylaya
    Gurbetçiler hasretle döner sılaya
    Benden selam olsun Aziz Ağa’ya
    Sevgisi başkadır benim köyümün

    İbrahim SEVİNDİK

  4. Ayşenur Avcı dedi ki:

    Her program ayrı bir güzellik elhamdülillah… ❤️

  5. Zeynep Demirci dedi ki:

    Selâmun aleykum, Allah sizden râzı olsun. Sizi çok seviyorum.?

  6. Fatma Seher Erdoğan dedi ki:

    Her Satırdan Sadıra Dersi’nden sonra 5-6 arkadaş… Ağlama seânsı yapıyoruz…
    Biz hergün sizinle uyuyoruz.
    Bu kadar.

  7. Fatma Seher Erdoğan dedi ki:

    Bugün yollardaydık.
    Telefonumun ve annemin telefonun şarjını marşları dinleyerek bitirmek üzereydik kiii eve geldikk, telefonlarımızı şarja taktık.
    Hamdolsun Uykudan Önce’ye yetiştik! ?
    Sizi çoooooook seviyorum.?
    Çok tatlı bir telâş cidden.
    O iki gün arada babam diyor ki: “Bugün canın arkadaşın nerede?” ?

  8. Hayrünnisa Gültekin dedi ki:

    Selâmun aleykum Hocam ?
    Dünkü programda da beni çok mutlu ettin! ???????

  9. Fatma Seher Erdoğan dedi ki:

    Ne oluyor biliyor musunuz?
    Hani burası Dünya ve ben(!) de çok âciz ve güçsüz bir kulum ya… Düşüyorum. Takılıyorum. Hatta bazen takla bile atıyorum. Sonra sesinizi duyuyorum. “Canımmm arkadaşımmm!” deyişinizi… Kendi gafletimden ya, hemen kendime gelemiyorum… Yine de ayağa kalkmamdaki en sağlam ellerden birisiniz. Belki siz mışıl mışıl uyurken, benim elimden tutup kaldırıyorsunuz…
    Ve ben 20 yaşında bir Gülberenk çocuğuyum. 2 yaşımda, 3 belki de 4 yada 5 -6 yaşlarımda sizleri dinlemiş olsaydım her şey bir başka olabilirdi. Nasîb… Hem aîlem de bu vesîlelerle sizi tanıdılar. Ne hoş. Rabbim beni köprü yaptı. 🙂 Bir dee kimi babaların boş ve anlamsız, hiçbir faydalı gâyeye hizmet etmeyen ekran bağımlılıkları ve ona dakikalarca bakışları… Evin işine âhiret işi gibi koşturup, mutfak fayanslarıyla gününü bitiren anneler bir yana … Şu âhir zamanda, çocukları, gençleri, hanımefendileri ve dahî müzikal çalışma ve kitaplarla tüm ümmeti dert edinip ve şimdi hamdolsun sosyal medya aracılığıyla; bir anne şefkati, bir arkadaş yakınlığıyla her gün Allah izin verdiği müddetçe teee nerelerden bizi önemseyen, bizi dert eden birilerinin olması… Tekrarlıyorum her gün .. Lütûftur. Nîmettir. Sevgi gibi bir nîmetin oluk oluk hebâ edildiği şu zamanda, Hocamı ve dahî Gülberenk’i; birçoğunu tanımadığım, bilmediğim hâlde arıları sevmeyi bir nîmet bilirim… İstanbul’dan çıkan o sesin gittiğim her mecrâda az da olsa, küçük de olsa sesi olmaya çalışıyorum. Çünkü yankı, kalbimde can buluyor …
    Duâcınızım.
    Vesselâm.

  10. Fatma Seher Erdoğan dedi ki:

    Birkaç gün önce çok sevdiğim, küçükken birlikte büyüdüğüm, yaş geçtikçe seçimler ve nasibler doğrultusunda yollarımızın ayrıldığı iki arkadaşımla ; motivasyon kampı dedik ve birlikte olmak istedik. Anlaştık. Âilemiz haricinde de telefonlara bakmayacaktık. Üç kişiydik. Ama kocaman halkalar gibi sesli zikir yaptık… Tefekkür yürüyüşü ve birkaç nefes açan, ferahlatan amel daha… Ders saatimiz gelmişti. Yazdıklarınızı onlara da okudum. Zâten yer yer sizden hep bahsederdim… Bir arkadaşım: “Nasıl ya ?! Nasıl hissetti ?! Benim bu derse ihtiyâcım olduğunu nasıl hissetti?” Sustum … Sonra devâm etti ; sürekli dinlediğin, hani tek çeşit yiyen , küçük bir evde ama aşırı huzurlu bir ortamda oturan hocan mı ?!. Evet, dedim yalnıza … Ve sizin tanıtım slaytınızı pûr dikkat seyrettiler. Susayan birine su vermişim gibi hissediyorum… Okumak için kıymetli eserlerinizden Dert Bende Ne Gezer Beyim? vardı yanımda. Ondan okuyorduk birlikte. Dedi ki: “Bu… Bu bende kalabilir mi?” Tabii kiii, dedim… Tabii ki… Derse attığınız Kıraç’ı hafta boyu dinleyecekmiş, ilk kez bu niyetle… Motivasyon kampı yaptık üç gün, haberlerden tâkip edebildim programı… Ama iki gönül ile geldim…
    Sizi Seviyorum.

Görüşlerinizi bizimle paylaşın.