Kıymetli Ziyâretçilerimiz,

Uykudan Önce hafta içi her akşam, Gülberenk Çocukları ile buluşmaya devâm ediyor! Bugün programımıza, “Yakala!” adlı şarkıyı dinleyerek başladık!

Meğer Rabb’imiz, kullarına ne kadar da çok şey ikrâm etmiş! Soluduğumuz havayı, hissettiğimiz rüzgârı, ağaçları, denizleri… Ellerimizi, parmaklarımızı, kalbimizi… Anlayacağınız, saymaya güç yetiremeyeceğimiz kadar çok nîmeti, bizlere lûtfeylemiş.

Düşündük de her nefes alıp verdiğimizde ya da gözlerimizi her açıp kapattığımızda para ödemek zorunda olsaydık! Dişlerimize ayrı, kulaklarımıza ayrı fatura kesilseydi! Her saç telimiz için birer lira, ayaklarımız için de beş yüzer lira verseydik!

İyiki de Allâh’ımız bizi bize hediye etmiş. Hiçbir yerden satın alınamayacak ses telleri, her an çalışan bir kalp, düşünebilen bir akıl ve daha nice kâbiliyet ve uzuv ikrâm etmiş!

Bir yandan da dünyâ bir alışveriş merkeziymiş ve burada insanlar, ihtiyaçlarını karşılayabilmek için paraya muhtâç olurlarmış. Dolayısıyla gayret edip çalışmaları gerekirmiş; fakat bâzen ne kadar uğraşsalar da elde ettikleri kazançları, almak istedikleri şeylere yetmezmiş.

Aslında zor gibi görünen bu durumun içinde, nice hayırlar gizlenebilirmiş. Meselâ büyük bir iş yapmak isteyen; fakat bunun için maddî gücü olmayan birisi, arkadaşlarına: “Haydi gelin, el ele verelim! Birbirimize destek olalım! Hem bu işi başaralım hem de ihtiyaçlarımızı gidermiş olalım!” diyebilir ve böylece aralarındaki muhabbet perçinlenebilirmiş.

İnsanlar omuz omuza vererek, kuvvetlerini birleştirerek birçok şeyi başarabilir, yükü de nîmeti de bölüşerek rahmete erebilirlermiş. Muhtâç olmak, kardeşliğin pekişmesine ve tatlı birlikteliklerin oluşmasına vesîle olacaksa, bu çok iyi bir şeymiş.

Böyle güzellikleri yaşayabilmemiz için çoğu zaman, hayâtımıza başkalarını da dâhil etmemiz gerekirmiş; fakat bu da cesâret isteyen bir şeymiş. Çünkü dünyâdaki herkesin nefsi, alışkanlıkları, doğruları birbirinden farklı imiş.

Hayat, büyüklü küçüklü riskler ala ala yürüdüğümüz bir riziko sahasıymış. Düşme ihtimâline karşı yürümek, boğulma tehlikesine karşı tükürüğünü yutmak bile bu sahanın birer parçasıymış. Risk almadan hiçbir işte muvaffak olamaz, hattâ adım bile atamazmışız.

Bizler Müslümanlar olarak, dâimâ Rabb’imize sığınmalı, iki cihan sevinci olacak işleri kolaylaştırması için duâlar etmeliymişiz.

İşte böyle, bu akşam da bol bol tefekkür ettik. Ardından, yarın tekrar buluşmak ümîdiyle yataklarımıza geçtik.

Eğer sizler de programımızdan istifâde etmek isterseniz, ücretsiz kayıt ve bilgi için 0542 808 82 58 numaralı telefonu arayabilirsiniz!

Müellife: Merve Doğancı



3 Yorum

  1. Sevil Fırat dedi ki:

    Rabbimize verdiği nimetler için sonsuz şükürler olsun. Farkında olamıyoruz bazen, içinde bulunduğumuz nîmetin.nÇok çok şükür.?

  2. Hatice Acungan dedi ki:

    Canım arkadaşım programını dinliyorum her akşam ve çok beğeniyorum.Teşekkür ederim.???✨?✨

  3. Emine Akyasan dedi ki:

    Bu program bana “O halde Rabbinizin nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?” Rahman Süresi 21.Ayeti hatırlattı.
    Hakikaten verdiği bunca nimetin şükründen âciz olduğumuz gibi farkında olma husûsunda da gâfiliz..
    Rabbimiz bizleri affeylesin.(Âmin)
    Gülberenk; farkındalık kazandıran Güzel Muallimem.⚘?

Yorum Yap