Kıymetli Ziyâretçilerimiz,

Bu akşam da saat 21:00’de Uykudan Önce’de buluştuk. Yine birbirinden kıymetli bilgiler öğrendik ve bol bol tefekkür ettik. ☺️

Kendimize sorduk: Rabb’imizin verdiklerine de vermediklerine de râzı olabiliyor muyuz? Verdiği nimetler için şükür mü ediyoruz yoksa şikâyet mi ediyoruz; hoşnût mu oluyoruz yoksa isyân mı ediyoruz?

Sonra hep birlikte tefekkür ettik. Oturacak bir evimiz, yatacak yatağımız, karnımızı doyuracak yemeğimiz, içecek suyumuz, okuyacak kitabımız, hattâ dinleyecek Gülberenk şarkılarımız olduğu için çooook şükrettik. ☺️ Düşündük de… Sıkılacak ne var!? Şükretmekten ve Allâh’ın takdîrine teslîm olmaktan daha güzel ne var!? ☺️

“Teslîmiyyet Marşı”nı berâberce coşkuyla dinledik. Marşta diyordu ki: “Derdine devâ bulmak teslîmiyyet ile olur…!” Zâten Rabb’imiz bize lâzım olan her şeyi yaratmış. O’na teslîm olmaktan güzel ne varmış! ☺️

Dinlediğimiz hikâyeden de şu dersi çıkardık: Nasıl limon ve havuç sıkıldığında suları çıkıyor ve o suyu içenlere şifâ oluyorlarsa; insan da sıkıldığında ortaya faydalı bir şey çıkmalıymış. Oflayıp puflarsak, “Canım sıkılıyor!” deyip durursak, kendimizi bunaltmakla kalmaz etrâfımızdakileri de bunaltırmışız.

Bizim buna hakkımız yok ki; çünkü biz Gülberenk Çocuğuyuz. ☺️ Sıkıntımızı giderecek şeyler bulur, şükrederiz. Gülberenk şarkılarını ve marşlarını dinler, mes’ûd oluruz. Üstelik kendimiz dinlemekle kalmaz, arkadaşlarımıza da öğretiriz ve kendimizi iyi hissederiz. ☺️

Gülberenk şarkılarına ve marşlarına artık dijital dosya olarak da ulaşabileceğimizi duyunca havalara uçtuk. ☺️ Sonra, “Örnek İnsan Marşı” nı dinledik ve örnek insan olmaya, etrâmıza güzel enerjiler yaymaya karar verdik. ☺️

“Sıkı Can Şarkısı”nı dinleyince de daha bir şevklendik! Bir Gülberenk Çocuğu, sıkıntının altında ezilmez onu fıstık ezmesine çevirir.☺️ Üstelik sıkıntıdaki şifâyı bulur ve başına bir iş geldiğinde” Allah acaba bana bunu niye gönderdi?” der ve tefekkür eder. Sebeplerini, hikmetlerini bulur ve böylece derdinden kurtulur. ☺️

Başımıza gelen sıkıntıların bize neden verildiğini kavrayıp hikmetlerini düşündüğümüzde onları sevebilirmişiz.? Dünkü programda da öğrendiğimiz gibi musîbetler durduk yere gelmezmiş.

“Allâh’ım bize çalışan akıl ve kalp ver! Hayırlı arkadaşlar ver! ” diye duâ ettik. Teslîm olmayı bilenler şükretmeyi de bilirmiş. Şükredenin nîmetini Allah artırırmış. İmân etmeyen şükretmeyi bilmez dolayısıyla fakirleşirmiş. En büyük fakirlikse Allâh’a îmân etmemekmiş. Meğer îmân etmek ne kıymetli nîmetmiş!

Canımız Allâh’ımıza ellerimizi açıp duâ ederiz, O bizi sıkıntıyla da sevinçle de imtihan etse yine de şükrederiz. Çünkü bizler îmân ederiz! Çok çok çok şükür! ☺️

Bize bu îmân nîmetini, çeşit çeşit meyveleri, mis kokulu çiçekleri, ayı, yıldızı, güneşi, daha sayamacağımız nicesini yaratan Rabb’imiz kim bilir nasıl güzeldir dedik ve cennete gidip O’nun cemâlini görebilmek için duâ ettik. Kapanışta Gülberenk Şarkısı’nı dinledik. Hayır bizler ayrılmadık, tatlı bir huzurla yatağımıza geçtik. ☺️Eğer sizler de bu güzel programdan istifâde etmek isterseniz, ücretsiz kayıt ve bilgi için hemen 0542 808 82 58 numaralı telefonu arayabilirsiniz. ☺️