Kıymetli Ziyâretçilerimiz,

Bu akşam Uykudan Önce’de yine birbirinden güzel bilgiler öğrendik. ?

Meğer kaç yaşında olursak olalım, öğrenmenin sonu hiiiç gelmezmiş; çünkü Rabb’imizin ilmi çok genişmiş. Bilebilecek o kadar çok şey varmış kiii bir insan yüz sene bile yaşasa her şeyi öğrenmesi mümkün değilmiş.

Kimi insanlar Kurân-ı Kerîm okumayı, kimi insanlar dikiş dikmeyi, kimi insanlar da şarkı bestelemeyi çok iyi başarabilirmiş. Allah her kuluna farklı farklı kâbiliyyetler vermiş. Bâzılarına ise birden fazla istîdât lûtfetmiş. Meğer bir insanın bildikleri ne kadar çoksa, mes’ûliyeti de bir o kadar fazla imiş.

Meselâ, Allâh’ımız bize bir tâne elma nasîp etmişse, en az bir defâ ; on tâne elma nasîp etmişse, en az on defâ; yüz tâne elma nasîp etmişse, en az yüz defâ şükretmemiz gerekirmiş. Yâni nîmet ne kadar çoksa, o kadar şükür lâzım imiş.

Bir elması olan bir tâne elmayı yıkamakla, on elması olan on tâne elmayı yıkamakla uğraşırmış. Yâni, nîmet ne kadar çoksa; külfeti de bir o kadar fazlaymış.

Bir de bunun âhirette hesâbı olacakmış. On elması olan, bir elması olana göre on kat fazla hesap verecekmiş! ?Bunu duyunca çok şaşırdık! ?

Fakat bizler isrâf etmez, şükrünü de güzelce edâ edebilirsek; bir elma bize on kat veyâ yüz kat fazla rahmet olabilirmiş. Bunu başarabilenler ise çok az imiş.?

Çünkü insanlar elmaları fazla olunca, biraz şımarabiliyor, kafaları karışalabiliyormuş. Yâni ne kadar çok nîmet olursa; işler o kadar çok zorlaşıyor, imtihan artıyormuş. ?

Yüceler yücesi Rabb’imiz kullarına her zaman rahmet eder, onlara lâzım olanı lûtfedermiş. O’nun, bizim için takdîr ettiği, hakkımızda en hayırlı olan imiş.

Zâten bunu bilen insan, onun bunun elindeki ile değil; kendi elindeki elmaların (nîmetlerin) gereğini yapmak ile uğraşırmış.

Allâh’ın verdiği nîmetlerden herkes kalbine ve durumuna göre ikramda bulunurmuş. Bâzıları elindekinin dörtte birini, bâzıları dörtte ikisini, bâzıları dörtte üçünü, bâzıları da tamâmını ikrâm edermiş.

Kendinden kopararak elindekinin hepsini vermek, cömertliğin zirve noktasıymış, adı da “Îsâr”mış.

Nîmet çoğaldığında cömertliğimizin artması çok güzel bir şeymiş. ☺️ Bunun tam tersi olduğunda ise sıkıntı çoook büyük imiş. ?

Bir elmamız varsa; bir külfetimiz, bir şükrümüz, bir nîmetimiz, bir de elmamız var; on elmamız varsa; on külfetimiz, on şükrümüz, on nîmetimiz, on da elmamız var demekmiş.

On elmayı verdiğimizde; on tâne yükten kurtulmuş, on tâne şükrü hakkıyla edâ etmiş, on tâne nîmeti vermiş olur ve asıl nîmet olan Allâh’ın rızâsını kazanır, on tane elmadan da onun yükünden de kurtulurmuşuz.

Eldeki bir, imkân; kalpteki bir, Allah demekmiş. Hâldeki birr, iyilikmiş. Eldeki birle kalpteki bir için, hâldeki birre ermeli; eldeki biri kalpteki bir için, hâli olmayana vermeli; eldeki biri kalpteki bir için, hâli olmayana ihlâsla verip biri ona, onu yüze, yüzü bine çevirmeliymişiz.

“Allah hepimizi rızâsını kazanan, îsâr sâhibi kullarından eylesin! diye duâ ettik ve bu programı böylece sona erdirdik!” Elma resmi çizmek için masamıza geçtik! ?

Eğer sizler de bu güzel programdan istifâde etmek isterseniz, ücretsiz kayıt ve bilgi için hemen 0542 808 82 58 numaralı telefonu arayabilirsiniz.?

Müellife: Hatice SAĞLAM



2 Yorum

  1. Sevil Fırat dedi ki:

    Rab’bimiz şükrümüzü arttırmayı nasîp etsin inşallah. ? Ne güzel bir misâl ile anlatıldı yine…? Akılda, gönülde iz bırakıyor Uykudan Önce!?

  2. Emine Akyasan dedi ki:

    Rabbimizin öyle çok nîmeti var ki üzerimizde, saymakla bitmez.
    Hâliyle ömrümüz boyunca şükretsek yine de yetmez.
    Gülberenk; sebeb-i şükrüm.⚘?

Yorum Yap