Kıymetli Ziyâretçilerimiz,

Gülberenk Değerler Eğitimi Derneği, Uykudan Önce’ye büyük bir coşkuyla devâm ediyoooor!!! Bu akşamki programımızda hep birlikte, “Çay Demlikte, İnsan Hizmette Olgunlaşır!” isimli şarkı üzerinde tefekkür ettik.

Meğer, çayın güzelce demlenebilmek için kaynamış suda bir müddet beklemesi gerektiği gibi; insanın da olgunlaşmak için bâzı sıkıntılara katlanması lâzım gelirmiş.

Çalışmadan, yorulmadan, sabretmeden bir şeylere sâhip olmayı istemek, beyhûde imiş. Beş vakit namaz kılmakta sabır ve kararlılık göstermeden, kendimizi disipline edip ahlâkımızı düzeltmeden cenneti istemek, işte o beyhûde beklentilerden biriymiş.

Küçük bir lokmayı bile çiğnemeden yutamazmışız. Ağız, dişler, dil, çene, tükürük bezi, yutak, mide ve barsak gibi uzuvlar olmadan, sindirilebilecek olgunluğa getiremezmişiz.

Bunları düşünürken bir yandan da “Birlik Marşı”nı dinledik! Sözlerinden bir kısmı şöyleydi:

“Dünyâ adlı tencerede, muhabbet kepçesiyle,
Karıştık hep berâber, pirinç, buğday, fasulye.
Şifâlıdır güzel tadı, bilir misin nedir adı?
Aşûre!
Biriz biz berâberiz, pişirirken pişeriz.
Dik dururuz Hak için, ezmeyiz ezilmeyiz!”

Sonra nohut, buğday ve fasulyenin karışıp aşûre hâline gelebilmesi için bile, pişmesi gerektiğini fark ettik! Anladık ki sıkıntı çekmeden aşûre bile olunmuyormuş.

Dünyâ hayâtı, içinde zorlu imtihanlar barındıran bir oyun ve eğlence yeri; iyi ile kötünün, hak ile bâtılın mücâhede sahası imiş. Burada, ağacın dalında kendi hâlinde olgunlaşmaya çalışan bir elmaya bile kurtlar saldırır, güzel işler yapmaya uğraşan insanların önüne birçok engel çıkarmış. Nîmetlere kavuşabilmek ise ancak; meşakkatlere göğüs gerebilmek ile mümkünmüş.

Müslümanlar olarak bizler, nefs ve şeytanın telkin etmiş olduğu tembellik, isyan, nankörlük gibi her türlü kötülükten uzak durmalı; yüceler yücesi Rabb’imizin emir ve yasaklarına, titizlikle uymalıymışız.

İşte böyle, bugün de birbirinden kıymetli bilgiler öğrenmenin heyecânıyla ellerimizi açtık ve şöyle duâ ettik:

“Yâ Rabbî! Dertlilere devâ, hastalara şifâ, borçlulara edâ ihsân eyle! Sen’i arayanlara vuslatını, Sevgili Habîb’in Hz. Muhammed Mustafâ sâllallâhu aleyhi ve sellem’i arayanlara O’nun sevgisini ikrâm eyle! Dostlarına hayırlı evlât olmaya çalışanları bu yolda muzaffer eyle! Bizleri, beş vakit namazı hiç zorlanmadan, huşû hâlinde kılmakla nasiplendir! Âmîn!”

Ardından, Cumâ akşamı tekrar buluşmak ümîdiyle yataklarımıza geçtik. İhlâs, Felâk ve Nâs Sûreleri’ni okuduktan sonra sağımıza döndük, huzurla uyuduk.

Eğer sizler de programımızdan istifâde etmek isterseniz ücretsiz kayıt ve bilgi için hemen 0542 808 82 58 numaralı telefonu arayabilirsiniz.

Müellife: Merve Doğancı



2 Yorum

  1. Sevil Fırat dedi ki:

    Çok doğru bir tesbit gerçekten, insan hizmette olgunlaşıyor. Zor, lâkin pek lezzetli.. Sabredene ne mutlu.. Gülberenk ile hizmete bakışım çok olumlu yönde değişti. Teşekkür ederim Gülberenk! ?☺️

  2. Emine Akyasan dedi ki:

    Bizim sıkıntı gördüğümüz şeylerde bile rahmet varmış. Rabbimiz herkesi farklı imtihanlardan geçiriyor. Sanırım herkesin pişme derecesine göre geliyor sıkıntılar. Kişi patates tabiatlı ise az bir ateşte pişebilirken, nohut tabiatlı bir başkasına daha kuvvetli ateş gerekiyor… İmtihanları bile şefkatli Rabbim… Tıpkı bir hocanın talebesine kaş çatarkenki şefkati gibi..⚘?

Yorum Yap