Sevgili Arkadaşlar,
Gülberenk, Fırtınalı Program ile İstanbul sahnelerindeydi. Okumanın faydalarının konu edildiği program, birbirinden güzel dakikalar yaşanmasına vesile oldu.
Yüzlerce çocuğun seyrettiği programda, sadece kitapların değil, kâinattaki her şeyin okunabildiğini öğrendik. Meğer canlı cansız tüm varlıklar bir kitap gibiymiş. Yapraklar, taşlar, ağaçlar, hayvanlar… Her şey bir kitapmış. Hatta evimizin kapısı, giydiğimiz ayakkabı, yediğimiz ekmek… Bunlar da hep okunabilecek birer yazıymış. 🙂
Meselâ, kapılardan birinde şöyle yazıyormuş: “Bu evin kapısı olduğum ve ev halkını koruduğum için seviniyorum; fakat beni hızla çarparak kapattıklarında, inciniyorum. Tamam, güçlüyüm, çeliktenim; fakat ben de nezaketten hoşlanıyorum.”
Çocuklardan birinin ayakkabısında ise şunlar yazıyormuş: “Neredeyse bir haftadır beni silmedin. Ne doğru düzgün boyuyor, ne de bakım yapıyorsun. Bu da yetmezmiş gibi, ikide bir beni giyip top oynuyorsun. Üstelik her geçen gün biraz daha şişmanlayıp, yükümü artırıyorsun. Böyle giderse, çok yakında istifamı vereceğim!” Çocuk, bu yazıyı okuyunca, tedbir almış. Ayakkabısına iyi davranmaya başlamış. O böyle yapınca, ayakkabının yazısı değişmiş: “Sahibim kadrimi bildi. Bu durumda, ona hizmet etmek benim de boynumun borcu oldu. Çok şükür! ”
Anlayacağınız, ibret nazarıyla bakarsak, nice sırrı okuyabilirmişiz. Zaten, sadece okullar bitirmek yetmezmiş. Asıl gerekli olan Rabbimizin adıyla okumamız, O’nun bizi niçin yarattığını anlamamız ve yarattığı diğer varlıklara bakarak düşünmemizmiş. Böyle yapanlar Allah’a yaklaşır, şükreden kullar olurlarmış.
İşte Gülberenk ile bu ay da bunları öğrendik. Sadece bu kadar mı? Değil! Bir de insanların duygularını ve ihtiyaçlarını, onların yüzlerine bakarak nasıl okuyabileceğimizi gördük. Üzüntüyü, sevinci, şaşkınlığı ve kederi nasıl okuyabileceğimizi keşfettik. Yeni keşifler yapmak, yeni tecrübeler kazanmak çok güzeldi!
Programımıza seyirci olarak katılan bir gurup arkadaşımızın, Gülberenk’e hediye etmek üzere hazırladığı cami maketi ise büyük bir beğeni topladı. 🙂 El emeği göz nuru bu hediye için, her birine teşekkür ediyoruz! 🙂
Hep beraber büyük bir coşkuyla ve sevinçle yine tekrar tekrar söyledik:
Bizler can kardeşiyiz, soyadımız Gülberenk! 🙂
Bizler çocuk ümmetiz, soyadımız Gülberenk! 🙂
Programa katılanlardan Rânâ Al, “Sekiz yaşındayım. Bu programa ikinci gelişim. Çok güzeldi ve çok güzel şeyler öğrendim. En çok Keloğlan’ı beğendim.” derken, Hacer Çokur da “On üç yaşındayım. Program çok heyecanlıydı. Bir dahaki sefer arkadaşlarımla birlikte geleceğim. Onlara, böyle güzel yerlerde olmalarını söyleyeceğim.” diye ekledi.
Çok güzel bir programdı.Her zamankinden daha coşkuluydu.
Toprak’ı ve çocukları çok sevdim.Çok eğlenceliydi.
En çok toprak’ı sevdim.
Bence çok güzel.Hayatımda izlediğim en güzel tiyatro diyebilirim.Size maşallah.
Ben bu programda çocuklara islamı öğretmeniz çok hoşuma gitti.
merhaba benim adım merve,bu programınıza ikinci gelişimdi.fırtınalı programı çok sevdim.en çok toprağı sevdim. bir dahaki programda başarılar dilerim.
Toprağı çok beğendim.Teşekkür ederiz.
Toprak’ı çok beğendim.
Güzel bir programdı.Bence en güzel şey Keloğlandı.
Çok güzel olmuş.Başarılarınızı devamını dilerim…Her iki oyunda çok güzeldi.