Kıymetli Ziyâretçilerimiz,

Gülberenk Eğitici Çocuk Programları devam ediyor. Kasım ayında sahne alan “Yemekte Tuz” programında, hep berâber, “Küçük şey çoktur, küçümsemek yoktur!” dedik.

Meğer ne kadar da çok küçük şey varmış. Meğer o küçük şeyler ne kadar da büyük birer öneme sâhipmiş.

İlmek olmasa yelek, damla olmasa deniz olmazmış. Tuğla olmasa duvar, pirinç olmasa pilav olmazmış. Harf olmasa kelime, virgül olmasa mânâ, tohum olmasa ağaç, iğne olmasa kaftan olamazmış. Nasıl küçümsenebilir ki? Gram olmasa kilo, santim olmasa metre, bir lira olmasa bin lira olamazmış. Evet, hepsi de birbirinden küçükmüş; fakat işte sayfa olmasa kitap, kitap olmasa kütüphâne olmazmış.

Kimi küçüklerin zarârı çokmuş. Mikroplar, virüsler, dikenler… Can yakabilir, yara açabilir, hasta edebilirlermiş. Kimi küçüklerin de faydası çokmuş. Küçücük bir dikiş iğnesi olmasa, kocaman perdeler dikilemezmiş. Küçücük bir anahtar olmasa, koca koca evlere girilemez, kocaman arabalar çalıştırılamazmış. Küçücük tırnaklarımız, dişlerimiz, küçücük burun deliklerimiz olmasa, neler olurdu, düşünsenizeee!

Önemsemediğimiz, küçük zannettiğimiz bâzı şeyler, meselâ asık bir surat, başkalarının moralini bozmaya yetebilirmiş. Tam tersine, önemsemediğimiz ve küçük saydığımız bazı şeyler, meselâ tebessümlü bir bakış, başkalarına moral katmaya sebep olabilirmiş. Kazanmak da kaybetmek de küçücük bir sebebe bağlı olabilirmiş. Meselâ, kalbinde zerre kadar kibir bulunanlar, cennete giremezmiş. Küçücük de olsa günaha tevbe etmek, küçücük de olsa sevâba şükretmek gerekirmiş.

Bütün bunları hep birlikte tefekkür ettikten sonra, öyle güzel bir şarkı söyledik ki nakaratı balın tadı gibi dilimizde kaldı:

“Kar tânesi, nar tânesi, su damlası, kum tânesi! Küçüğü de büyüğü de yaratan Allah, kullarının bir tânesi! Küçük şey çoktur! Küçümsemek yoktur! Yemekte tuz gibi olasın, âmin, ey güzel inci tânesi!”

Şarkıda geçen inci tânesinin kim olduğunu hemen anladık tabii. Gülberenk Çocukları’nın her biri, küçük birer inci tânesiydi. Bu programı bize hediye eden ablalarımız, tuzun yemeğe lezzet kattığı gibi, bizim de dünyaya lezzet ve güzellik katmamızı arzu ediyorlardı.

Aslında, her bir Gülberenk Programı, daha huzurlu bir dünya için edilmiş fiilî bir duâ gibiydi. Her ayın ilk Cumartesi – Pazar günü İstanbul’da; her ayın son Pazar günü de İzmir, Zonguldak, Adana ve Kütahya’da bu duâya âmin demeye devâm ediyoruz! Çok şükür!



19 Yorum

  1. Tuğba Çapaş dedi ki:

    Çok güzeldi. Keşke her hafta olsa, bir de keşke bende sahneye çıksaydım. Çok mutlu olurdum.

  2. Misâfir dedi ki:

    Tebrikler herkese.
    Gülberenk, kendime hediye çıkınca heyecanlandım. Bu programı çok seviyorum.
    Ali Berat doktor olmak istiyor.

  3. Misâfir dedi ki:

    Çok yetenekliydiniz.Sadece biraz daha çalışın, ama çok iyidiniz.

  4. Misâfir dedi ki:

    Hepinizi tebrik ediyorum. Her şey çok güzeldi, başarılarınızın devamını diliyorum.Sevgiler☺️

  5. Misâfir dedi ki:

    Çok güzeldi. Küçücük şeylerin bu kadar önemli olduğunu hiç düşünmemiştim. Allah râzı olsun.
    Gülay.

  6. Hatice Aldemir dedi ki:

    Çok güzel oynadınız.
    Bize hem bilgiler verdiniz hem de eğlendirdiniz

  7. Misâfir dedi ki:

    Tek beğenmediğim şey kartların 1’den sonra bitmesi. Bu yüzden ben çıkmadım. Ve bütün çocuklar hediye alırsa herkes daha mutlu olur. Teşekkür ederiz.

  8. Fulya Sulak dedi ki:

    Her ay geliyorum. Çocuklar için eğitici bir program. Ders veriyor. Hediyeleriniz çok güzel.

  9. Büşra Yetkin dedi ki:

    Çok güzeldi, emeğinize sağlık.

  10. Fatma Betül dedi ki:

    Çok güzeldi, büyüyünce bende yapmak istiyorum.

Yorum Yap