Kıymetli Ziyâretçilerimiz,

Gülberenk Değerler Eğitimi Derneği’nin hazırlamış olduğu Eğitici Çocuk Programları, çevrimiçi olarak büyük bir şevkle devâm ediyor!😊

Bu ayki başlığımız “Mor Bir Program” idi. Çeşitli yönleriyle zenginlik kavramını tefekkür ettik. Aynı zamanda mor rengin, kırmızıyla mâvinin karışımından oluştuğunu öğrendik. 🎨

Programa aktif katılanlar için, örülmüş mor patlıcanlardan anahtarlık hazırlandığını görünce, çok sevindik! Hepsi de pek hoştu! 🍆 🥰

Aktif katılmak, deyince… Anladık ki programı sâdece bizim tâkip etmemiz yeterli değilmiş. Sapkınlıkların sel gibi aktığı ve en çok da biz çocukları sürükleyip önüne kattığı şu zamanda, tertemiz programlar yapmakta olan Gülberenk’i daha çok kişiye anlatmalı, çevremizdekilerin de istifâde etmesine vesîle olmalıymışız.

Zenginlik sözlüklerde, kıymetli olduğu düşünülen maddî varlıklara ya da bu varlıkların kaynaklarına sâhip olma hâli, diye tanımlanıyormuş.

Para, mal, mülk, giyecek, yiyecek ve binek, insanların temel ihtiyaçlarıymış. Zengin sayılmak için, ihtiyaç fazlası altına, eve, mala ya da paraya sâhip bulunmak gerekirmiş.

Zenginlik, dünyâ imtihanlarından bir imtihanmış.

Allah azze ve celle İsrâ Sûresi 30. âyette şöyle buyurmuş: “Şüphesiz Rabb’in, dilediğine rızkı bol bol verir, dilediğine kısar. Çünkü O, gerçekten kullarından haberdardır ve onları görmektedir.” 💐

Dünyâ için aldığımız, biriktirdiğimiz ne varsa, dünyâda kalırmış. Bizler, iki cihânımız için yatırım yapıp en güzel zenginliğe kavuşmalıymışız. Üstelik, zenginliklerimize sâhip çıkıp onları çoğaltmalıymışız.☺️

Allah’ın nîmetleri hem maddî hem de mânevîymiş. Öyleyse, kulların zenginliği de maddî ya da mânevî olabilirmiş.

Kiminin sofrası, kiminin hayâl dünyâsı zenginmiş. Kimi fikrî açıdan, kimi kıyâfetleri açısından zenginmiş.
Bâzılarının şefkati, bâzılarının dirâyeti fazlaymış. Bâzı insanlar ise birçok farklı zenginlikleri bir arada taşırmış.

Allah, kullarını, yaratılışlarına uygun şekilde, fakirlik ya da zenginlikle sınamaktaymış. Genellikle yokluk zor gibiymiş; fakat varlığa sabır da hiç kolay değilmiş.

Zenginlerin vazîfeleri şöyle sıralanabilirmiş:
–  Helâl kazanç için çalışmak.
–  Kazandığını Allah’tan bilerek şükretmek.
–  Malı mülkü ve kâbiliyyetleri ile böbürlenmemek.
–  İsrâf etmemek.
–  Fakîrin ve yetimin hakkını gözetmek.
–  Farz olan zekâtı vermek.
–  Hacc’a gitmek.
–  Sadakayı çoğaltmak.
–  En güzelinden ikrâm etmek.
–  Gösterişten uzak durmak.
–  Yaptığı tüm iyilikleri yalnızca Allah rızâsı için yapmak.

Tüm bu vazîfeleri hakkıyla yerine getirmek, kuvvetli bir inanç ve geniş bir gönül gerektirirmiş. O hâlde, zenginliğin yalnızca maddî bir mes’ele olarak algılanması, ciddî bir eksiklikmiş.

Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafâ sallâllâhu aleyhi ve sellem, şöyle buyurmuşlar:
“Asıl zenginlik mal çokluğu değil, gönül tokluğudur.(Buhârî / Rikak,15)”💐

Bu demek oluyormuş ki asıl zenginlik, milyoner olmak değil, kanaatkâr, cömert, sabırlı ve mütebessim olmakmış. Yatlara ve katlara sâhip biri; yanı sıra vakti, kuvveti, sıhhati yoksa, isâbetli fikirleri ve hayra dönüşen kâbiliyyetleri bulunmuyorsa, nasıl gerçek bir zengin sayılabilirmiş ki? 🤔

Hakîkatte zenginlik, elindeki tüm imkânları, kendisi ve çevresi için rahmete çevirebilme becerisiymiş.

Bunları duyunca ellerimizi açtık ve şöyle duâ ettik:

Allah’ım! Bizi, madden başkalarına muhtaç olmayan, şükredip ikrâm eden ve mânen de her şeyden çok Sen’in hoşnutluğunu gözeten zengin kullarından eyle, ne olur! Âmîn.💐

Sizler de Gülberenk Programları’ndan istifâde etmek isterseniz, aşağıdaki numarayı arayabilirsiniz. ☺️⬇️

0534 245 18 08 📞