Kıymetli Ziyâretçilerimiz,

Gülberenk Ocak  ayında, Güzel Zan Programı ile sahne aldı. Programda, “Demek ki neymiiiiş? Her şey zannettiğimiz gibi olmayabilirmiş!” dedik.

Meğer sağlam ve kesin bir kaynağa dayanmayan her düşünce, zan imiş. Zan iki çeşitmiş: Biri Güzel Zan, diğeri de Kötü Zan imiş. Bize bir şey sorulduğunda, cevabı kesin olarak bilmiyorsak, hiç yorum yapmadan, “Bilmiyorum” dememiz en güzeliymiş. 🙂

Meselâ, kapağı kapalı olan bir tencerede ne olduğu sorulsa, “Bence bu tencerede fasülye yemeği vardır, demek yerine, bilmiyorum, demeyi tercih etmeliymişiz. Veya, kapalı bir kutuda ne olduğu sorulunca, bilir bilmez atlayıp da meselâ, “Tesbih!” demek yerine, bilmiyorum, içine bakmadan bilemem” demeliymişiz. Yani, cevabını kesin olarak bimediğimiz bir soruya, sadece tahminlerimizle cevap vermemeliymişiz. Çünkü böyle yaparsak yanılır ve yanıltırmışız.

Dolu sandığımız boş, boş sandığımız dolu çıkabilirmiş. İnsanın bildikleri çok az, bilmedikleri çok imiş. Cevizin, karpuzun, portakalın içinde ne olduğunu bilmek için bile, kabuğunu soymak, kesip ikiye bölmek gerekirmiş. Ceviz çürük mü, karpuz kelek mi, portakal çekirdekli mi, ancak böyle anlayabilirmişiz.

Anladık ki insanların birbiri hakkında tanımadan bilmeden yorumlar yapması çok çok yanlışmış. Zanlarını bilgi sanmak nasıl yanlışsa, azıcık bilgisiyle hüküm vermek de o kadar yanlışmış. Sevgili Peygamberimiz Hazreti Muhammed Mustafa sallallâhu aleyhi ve sellem, “Zannın çoğundan sakınınız!” buyurarak bizi îkaz etmiş.

İnsanlar duyduklarını ve gördüklerini meğer, kendi akılları, algıları ve tecrübeleri kadar yorumlayabilirmiş. “Çarptıııı çarptı!” diye feryât eden teyzenin sesini duyunca, herkes kendince yorum yapmış: Çarpan elektrik miymiş, araba mıymış? Hırsız birinin parasını mı çarpmış? Yoksa biri burnunu kapıya mı çarpmış? Birinin gözüne kıyafetler mi çarpmış? Biri cin olmadan adam mı çarpmış? Birinin kalbi mi çarpmış? Meğer bunların hepsi zanmış. Öğrendik ki bir çocuk iki basamaklı sayıları çarpmış. 🙂

İstanbul programımız, İzmir, Ankara, Zonguldak, Samsun, Adana ve  Bafra’dan gelen ablalarla çok güzeldi. İzmir’de her ayın son Pazar günü sahnelenmekte olan programlarımız da bütün güzelliğiyle devam ediyor.  🙂

Kudüs ziyâretimizin hemen ardından, Şubat ayında tekrar buluşmak umûduyla sözleştik. Hayır hayır, ayrılmadık, sadece her birimiz, evlerimize gittik. 🙂 🙂 🙂

IMG_7401

DSC_0964

DSC_1078

DSC_1002

 

DSC_0923

DSC_1006

DSC_1044



54 Yorum

  1. Hatice Berzizci dedi ki:

    Selâmün aleyküm. Ben sizin programınızı çok seviyorum. Yanlış yazıyorsam beni affedin çünkü benim babam Arap, annem Türk. Sizi çok seviyorum. Hayırlı programlar.

  2. Şeydanur Yeşil dedi ki:

    Gülberenk Değerler Eğitimi Derneği çok güzel, faydalı, çok eğlenceli bir yerdir.

  3. Osman Tâhâ Karaca dedi ki:

    Güzel.

  4. Meryem Şifâ Karaca dedi ki:

    Gülberenk’in bu programı gerçekten de çok güzeldi. Bilmediğim şeyler için “Bilmiyorum” demeyi öğrendim en azından. Güzel zan, kötü zan, hepsini… Teşekkürler Gülberenk:)

  5. Ahmet Âkif Ustael dedi ki:

    Çok kalabalık, çok örnek, çok da güzel anlatıyorlar. Çok da güzel.

  6. Betül Ahsen Akbulut dedi ki:

    Gülberenk çok güzel bir program.

  7. Misâfir dedi ki:

    Çok güzel bir programdı. Sizleri çok sevdim. Bir gün bir daha buluşacağımızı umut ediyorum. İnşallah bu program Allah’ı ve tüm çocukları mutlu etmiştir.

  8. Yasemin Çınar dedi ki:

    Çok teşekkür ederiz. Allah sizi tüm kötülüklerden korusun. Âmin.

  9. Zeynep Köseoğlu dedi ki:

    Çok güzeldi, iyi ki geldik ve sizleri izledik.

  10. Zeynep Sâre Pazar dedi ki:

    Bu Gülberenk’i çok ama çok sevdim. Sahneye çıkmasam da Gülberenk ‘i çok sevdim.

Yorum Yap